Haber

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Keçeli basın toplantısında konuştu: (2)

Avrupa Birliği (AB) ve vize serbestisi konusuna ilişkin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, “Hiçbir ülkenin vizeyi şantaj aracı olarak kullanmaya, vatandaşlarımıza günlük yaşamda sorun yaratmaya hakkı yoktur.” söz konusu.

Keçeli, Dışişleri Bakanlığı’nda düzenlenen basın toplantısında gündemi değerlendirdi ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’ye olası ziyaretine değinen Keçeli, “resmi tarihin” henüz açıklanmadığını hatırlatarak, ziyaretin her zaman gündemde olduğunu söyledi.

Keçeli, Karadeniz Tahıl Girişimi’nin Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) ile birlikte yürüttüğü bir süreç olduğunu hatırlatarak, süreçte dünya pazarlarına yaklaşık 33 milyon ton tahıl ihraç edildiğini belirtti. Girişimin önemli sonuçları olduğuna işaret eden Keçeli, bunları “Hızla artan gıda fiyatlarının aşağı çekilmesi, Ukrayna’daki depolarda çürümeye yüz tutan tahılın tüketime sunulması, Karabağ’da belli bir istikrar ve güven ortamının yaratılması” olarak sıraladı. Deniz.”

Rusya’nın “kendisine verdiği bazı sözlerin tutulmadığı” gerekçesiyle süreci daha fazla uzatmadığını kaydeden Keçeli, “İleriye koydukları en önemli gerekçe Rusya’nın bir daha SWIFT sistemine dahil edilmemesiydi.” sözlerini kullandı.

Ukrayna’nın alternatif girişimi

Keçeli, Ukrayna’nın girişime alternatif olarak Romanya ve Bulgaristan karasularından geçerek yeni bir çalışma başlattığını ve bunun Türkiye tarafından da desteklendiğini kaydetti.

Tekrar Türkiye’nin bu girişimi destekleyip desteklemediği sorulduğunda Keçeli, Ukrayna’nın Bulgaristan ve Romanya karasularından sürdürdüğü tahıl sürecine katkı sağlamadıklarını, Türkiye’nin bunu doğru bulduğu için manevi olarak desteklediğini ifade etti.

Keçeli, Karadeniz Tahıl Girişimi’nin farklı bir biçimde devamı için çaba ve arayışlarının ilk günden bu yana durmadığını söyledi.

Türkiye’nin Karadeniz Tahıl Girişimi’ni canlandırma çabalarının devam ettiğine işaret eden Keçeli, “taraflar barışı müzakere etmeye hazır olduklarında” Türkiye’nin bunu kolaylaştırmaya hazır olduğunu söyledi. Keçeli, bu konuda “tarafların kendi iradesinin” önemli olduğunu belirterek, dışarıdan arabuluculuk girişimi getirilemeyeceğini vurguladı.

Karadeniz’in güvenliğinin Türkiye için çok değerli olduğunun altını çizen Keçeli, Montrö Anlaşması’nın önemine dikkat çekti.

Keçeli, Ukrayna’da savaşın başlamasının hemen ardından Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin ilgili maddesinin devreye sokulduğunu ve savaşan tarafların gemilerinin, limanlarına bir seferlik seferler dışında Karadeniz’e giriş çıkışlarının engellendiğini belirtti.

Keçeli, bununla da kalmıyor, bazı ülkelerin gemilerini Karadeniz’e çıkarma girişimlerine karşı diplomatik yollara da başvurduklarını kaydederek, “Bunu ‘Yaptığınız şey yanlış anlaşılabilir, bazı spekülasyonlara yol açabilir’ gibi açıklamalarla engelledik. provokasyon olarak görülebilir. Dolayısıyla şu anda aslında Karadeniz’de bizim girişimlerimiz sonucunda ortaya çıkan bir durum var.” “Fiili durum söz konusu.” sözlerini kullandı.

Sözcü Keçeli, Türkiye’nin tek arzusunun Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tamamen durması olduğunu belirtti.

Gazze’den tahliyeler

Gazze’deki Türk vatandaşlarının sayısına ilişkin bir soruya ise Keçeli, Gazze’deki inanılmaz koşullar nedeniyle kesin sayının bilinmediğini söyledi. Tahliye edilmek isteyen Türk vatandaşları ve birinci derece yakınlarının, Filistin tarafıyla ilişkileri yürüten Türkiye’nin Kudüs Başkonsolosluğu’na başvurduğunu belirten Keçeli, sürecin yerel makamlarla koordineli olarak yürütüldüğünü anlattı.

Gazze’deki koşullar nedeniyle tahliye edilmek isteyen bazı vatandaşların ölmüş olabileceğini, bazılarının oradan kendi başlarına ayrılmış veya gitmekten vazgeçmiş olabileceğini kaydeden Keçeli, “Bizim orada (Gazze’de) diplomatik varlığımız yok. Maalesef oradaki iletişim altyapısı İsrail tarafından tamamen yok edilmiş olabilir.” O günden bu yana bu kişilere erişimimiz oldukça azaldı.” dedi.

Kahire’deki Türkiye Büyükelçiliği yetkililerinin düzenli olarak El-Ariş şehrine giderek kendileriyle düzenli görüşmeler yaptığını anlatan Keçeli, temas halinde olunan ve tahliye izni verilen kişilerin bazen sınıra ulaşamadıklarını ifade etti. geçit.

Bu kişilerin de kimliklerini kanıtlamaları gerektiğini ancak kimliklerinin ya da pasaportlarının kaybolabileceğini ya da yıpranabileceğini vurgulayan Keçeli, İsrail ve Mısırlı yetkililerin bunu doğrulaması gerektiğini, Türkiye’nin bu konuda elinden geleni yaptığını söyledi.

Keçeli, çok sayıda Türk vatandaşının aile yakınlarının Türkiye’ye geldiğini ve bu kişilerle ilgili birimlerin ilgilendiğini belirtti.

“Hiçbir ülkenin vizeyi şantaj kartı olarak kullanma hakkı yoktur”

AB ile vize serbestisi sürecinin yüzde 92 oranında tamamlandığını ve karşılanmayan sadece 6 kriterin bulunduğunu belirten Keçeli, Avrupa Birliği’nin diğer konularda olduğu gibi bu konuda da ciddi bir siyasi irade ortaya koyması gerektiğini söyledi.

Keçeli, Türkiye’nin ikili ve çok taraflı platformlarda bu konuyu her zaman gündeme getirdiğini belirterek, “Hiçbir ülkenin vizeyi şantaj aracı olarak kullanıp vatandaşlarımıza günlük yaşamlarında sorun yaratma hakkı yoktur.” İfadesini kullandı.

Türkiye’nin mülteciler konusunda İngiltere ve İtalya ile anlaşması olup olmadığına ilişkin yorum yapan Keçeli, “Kendi vatandaşlarımız dışında kimsenin Türkiye’ye dönüşü konusunda hiçbir ülkeyle anlaşmamız, anlaşmamız yok. (Türkiye) Burası üçüncü dünya ülkesi de değil, “Kimsenin ciddi olarak bunu önerebileceğini düşünmüyorum.” dedi.

Türkiye sadece BMGK kararıyla uygulanan yaptırımlar arasında yer alıyor

Bazı ülkelerin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların hatırlatılması üzerine Keçeli, “Yaptırımlara ilişkin tavrımız aslında ABD başta olmak üzere tüm devletler tarafından iyi biliniyor. Biz sadece Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) kararıyla uygulanan yaptırımları uyguluyoruz. ve bunları mevzuatımıza uyarlayalım.” İfadelerini kullandı.

Diğer tek taraflı yaptırımların, bunları uygulayan ülkeleri ve uluslararası yapıları ilgilendirdiğine dikkat çeken Keçeli, herhangi bir sıkıntı yaşanmaması adına Türk şirketlerini ve finans kuruluşlarını tek taraflı yaptırımlar konusunda sistematik olarak bilgilendirdiklerini belirtti.

Sözcü Keçeli, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar çerçevesinde küçük yatırımcıların ve şirketlerin bazen bilgi eksikliği nedeniyle hızlı ve yüksek kar elde etme beklentisiyle tek taraflı yaptırımlara tabi olacak iş ilişkilerine girebildiğini ancak bunun sistematik hale gelmemiş ve Türkiye ekonomisine ciddi bir yansıması olmamıştır.

Keçeli, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği için şu an için bir randevu bulunmadığına dikkat çekerek, bazı yabancı temsilciliklerin bazen kısa süreliğine boş kalabildiğini hatırlatarak, Türkiye’nin Lizbon Büyükelçisi olan Murat Karagöz’den sonra büyükelçi atanmadığını hatırlattı. 2023 yılının haziran ayında vefat etti ancak yakın zamanda süreç tamamlanacak. Tamamlanacağını söyledi.

Bazı misyonlara kısa süreliğine misyon başkanı olamayabileceğini ancak günün sonunda bir diplomat atandığını belirten Keçeli, Washington için de aynı durumun geçerli olacağını söyledi.

Şam yönetiminden beklentiler

Suriye rejiminin normalleşmesine değinen Keçeli, geçen yıl yapılan 3 üst düzey toplantıda da aynı beyanları verdiklerini belirterek, “Bu süreçten beklentimizin Şam yönetiminin mücadelede ilerleme kaydetmesi olduğunu söylemiştik. Terörle mücadele ve Suriyelilerin güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması.” “Amaç gerekli ortamı oluşturmak ve BM öncülüğündeki anayasal süreci ciddi ve verimli bir şekilde siyasi sürece dahil etmekti. Elbette ihtiyaç sahibi bölgelere insani yardım ulaştırılması da beklentilerimiz arasında.” Şu şekilde konuştu:

Öte yandan Keçeli, Suriye rejiminin her zaman bir ön kural sunduğunu belirterek, Türkiye’nin süreçten beklentileri meselesi ile (kapsamlı) müzakerelerin başlatılması için ön koşul belirlenmesi meselesinin aynı olmadığını vurguladı.

Türkiye’nin bu konudaki tutumunun değişmediğinin altını çizen Keçeli, “Şam yönetimiyle yapıcı ve iyi niyetli bir şekilde görüşmeye hazırız. Ancak Şam yönetiminin de aynı şekilde yaklaşması gerekiyor. Bakan Fidan’ın sözlerini kullanacağım.” Açıklamada, (Şam yönetimi) kendisi gibi konuşmalı.” dedi.

PKK ile KYB’nin ideolojik yakınlığı

Keçeli, Türkiye açısından asıl sorunun Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile PKK arasındaki ideolojik yakınlık olduğunu ve bu konuda KYB’ye gerekli uyarıların yapıldığını vurgulayarak, “Öncelikle terör örgütü göçü açısından Suriye’den Irak’a bazı tesis ve kabiliyetlerin devri konusunda PKK’nın Süleymaniye’den destek aldığını görüyoruz. Üstelik PKK’ya Süleymaniye’de serbestçe faaliyet gösterme hakkı verildiğini de görüyoruz. Hastaneye sahip olduğuna dair istihbaratımız var. Hatta oradaki bazı binaların PKK’nın haberleşmesi için kullanıldığını da biliyoruz. Bunu çok iyi biliyoruz. “Uzun zamandır bunu KYB’nin dikkatine getiriyoruz.” sözlerini kullandı.

Türkiye’nin KYB’ye tepkisini ilk etapta havalimanını kapatarak değil, KYB’nin Ankara ofisini ve Türkiye’nin Süleymaniye’deki Konsolosluk Bürosunu kapatarak gösterdiğini kaydeden Keçeli, Dışişleri Bakanlığı olarak diplomatik tedbirleri almaya devam edeceklerini söyledi. çeşitli kurumların KYB ile görüşmelerine devam edeceği belirtildi. Devam edeceğini düşündüğünü söyledi.

Keçeli, “Bizim için terörle mücadele 1 numaralı gündem maddesidir. Irak anayasasında, Irak’ın terör örgütlerinin kendi topraklarını kullanmasına izin vermeyeceği yönünde bir ifade yer almaktadır. Irak’taki tüm oluşumlardan ve partilerden beklentimiz, bu hususun yerine getirilmesidir. Bu anayasanın bu maddesinin gerekleri.” Aralık 2023’te Ankara’da Iraklı yetkililerle yapılan güvenlik zirvesinde Iraklı yetkililerin ilk kez PKK’yı ortak tehdit olarak yorumladığını ve gerekli tedbirlerin alınmasını beklediklerini belirtti.

Irak ile Türkiye’nin sonsuza kadar komşu olacağını belirten Keçeli, “Aramızda herhangi bir sorun olmazsa bu iki halkın refahını, güvenliğini ve istikrarını daha da artıracaktır.” söz konusu.

“Doğru ilkelerin doğru zamanda uygulanması halinde Libya’daki sorunların çözüleceğini söylüyoruz.”

Libya’da (doğu ve batı) her iki tarafla da görüştüklerini ve taraflara sürekli olarak aynı mesajları verdiklerini belirten Keçeli, “Burada söz konusu olan isim veya taraf biz değiliz. Biz diyoruz ki, Libya’daki sorunlar çözülürse çözülür” Doğru ilkeler doğru zamanda uygulanır.” dedi.

Mısır’la normalleşmenin sonuçlarının Libya ve Gazze’de görüldüğünü kaydeden Keçeli, bölgenin en önemli ülkelerinden Türkiye ile Mısır’ın işbirliğinden kötü bir sonuç çıkmayacağını, Libya’nın da gündemdeki konulardan biri olduğunu ifade etti. taraflar arasında görüşüldü.

“Bizim açımızdan Çin halkının yasal temsilcisi Çin Halk Cumhuriyeti’dir.”

Keçeli, Asya-Pasifik’te herhangi bir gerilim yaşanmamasının Türkiye için çok önemli olduğunun altını çizerek, “Türkiye ticaret ülkesidir. Hammadde alıyoruz, mamul satıyoruz. Bu nedenle Asya’daki tüm taraflara düzenli olarak ılımlılık çağrısında bulunuyoruz.” -Pasifik.” Şöyle konuştu:

Tayvan’da 13 Ocak’ta yapılan liderlik ve parlamento seçimlerine ilişkin soruyu yanıtlayan Keçeli, “Bizim açımızdan Çin halkının meşru temsilcisi Çin Halk Cumhuriyeti’dir. Biz ‘Tek Çin’ politikasını uyguluyoruz. Hepsini takip ediyoruz. Tayvan’daki gelişmeler bu perspektiften değerlendiriliyor.” İfadelerini kullandı.

Pakistan halkıyla transpolitik ilişkiler

Keçeli, Pakistan halkı ile Türk halkının tarihe dayanan çok özel bağları olduğunu, bu ilişkilerin parti ve siyaset üstü olduğunu vurgulayarak, değerli olanın Pakistan halkının huzur ve mutluluk içinde yaşaması olduğunu söyledi.

Pakistan’da 8 Şubat’ta yapılan Millet Meclisi ve İl Meclisi seçimlerini değerlendiren Keçeli, “Seçimlerin büyük ölçüde barışçıl bir şekilde tamamlandığını gördük. Bu bizi memnun etti. Türkiye olarak Pakistan’da onay alan tüm hükümetlerle çalıştık. Daha önce yaptığımız gibi Pakistan halkının desteği.” “Bundan sonra da çalışmaya devam edeceğiz.” söz konusu.

İsrail Gazze’ye yardıma engel oldu

Keçeli, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) bağışladığı yardım kapsamında Mersin Limanı’nda BM yetkililerine teslim edilen 27 bin ton yardımın İsrail’in Aşdod Limanı’na devredildiğini belirtti. “Bu 1100 tonluk yardım Mersin Limanı’nda BM yetkililerine ulaştırıldı. Konteynerlerden yaklaşık 200 tanesinin Gazze’ye geçtiğini biliyoruz. Ancak geri kalanı için İsrailli yetkililer anlaşmayı iptal etti. Bu konuyla ilgili İsrailli yetkililerle temasa geçtik.” diye konuştu ve sorunun çözülmesi gerektiğine değindi. BM’nin bize verdiği rakamlara göre söz konusu miktar Gazzelilerin 3-4 haftalık un ihtiyacını karşılıyor. “Talebin karşılanması çok önemli. Üstelik raf ömrü olan bir üründür. Bu sorunun en kısa sürede çözülmesini umuyoruz” dedi.

1-3 Mart’ta düzenlenecek Antalya Diplomatik Forumu’na İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği Temas Grubu’ndan katılım olacağını belirten Keçeli, şu anda 59 Dışişleri Bakanının geleceğinin bilindiğini söyledi. foruma katılıyor ve bu her 3 BM üyesi ülkeden 1’i. Buna karşılık geldiğini belirtti.

Keçeli, Türkiye’nin birinci önceliğinin Türk halkının çıkarları olduğunu vurgulayarak, ittifak ilişkilerinde de bunun dikkate alındığını sözlerine ekledi.

(Bitti)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu